"bir kurbağa seviyor seni!sesi ulaşmaz belki ruhu yanında.ateş içtim cennet dilerim.dönerim içimdeki sonsuza,dışıma taş dizerim.prenses değil aşk severim!"
http://www.youtube.com/watch?v=kKRY27Bv82s
25 Nisan 2010 Pazar
18 Nisan 2010 Pazar
burası valensiya
ben burayı zamanla sevdim
öyle tutkuyla da baglanıcagım bi yer olmadı, olmicak
sakinligi boşlugu orda öylece duruşuyla
kendi karmaşık aklımı
iki yanı genç yasemin agaçlarıyla sıralı
kırmızı bisiklet yolundan, heryeri kaymak gibi orta yerdeki tümsek hariç,
uçsuz bucaksız görünen sahiline ulaştırdı
hayatımda bi pause gibi ,kendi içindede playı forward ı rewindı stopu da olan
limana gittigimde hic öylesine güçlü ve zavallı hissetmemiştim ozamana kadar
suyun o kadar akışkan oldugunu da farketmemiştim sanırım
eski zamanlarda kendimi bedenimden özgüleştirmek icin kendiliginden kafamda dogan
görüntülerden birinin; bir su gibi icinde bulundgum odaya sakin ve ıslak olmayan bi
biçimde eşit olarak yayıldıgım, olmasına rağmen
bi seçimdi buraya gelmem de, ya soguk ve karanlık kişilerin arasına düşücektim kuzeyde
ki hiç emin olamadım içimden geçen şiddetle o düşüncemiydi
ya da buraya gelecektim
buranın bi karmaşası yok hemde hiç
söylicek sözü de yok manalar yüklü taşları da yok
evet görmüş geçirmş ama hiç olmayabilirmiş de bunlar,
böyle avrupanın sol alt köşesinde,ülkenin sağ aşağı şeridinde
dertsiz tasasız duygusal gerilimden uzak, insanı büyüleyemyen başını hiç döndürmeyen
bi şehir burası..büyük hikayeleri yok, karmaşası yok, keyfi yerinde ama
sıradan işte
ilham vermiyor
ta ki kendi sakinliğinin tadını farkedene kadar

bir beşik kertmem olsaydı ona da böyle yaklaşırdım heralde
cok secenegim yoktu gelirken buraya ve aralarında en iyisi buydu
aşık etmiyor sizi kendine, öyle bi çabası da yok ama, gelip geçiceksiniz sonuçta burdan
o yasaminler hep kokucak zamanı gelince, ne farkedilmeyi beklicekler ne takdir edilmeyi
varoluşlarıyla oradalar işte
o andalar ve varlar.
öyle tutkuyla da baglanıcagım bi yer olmadı, olmicak
sakinligi boşlugu orda öylece duruşuyla
kendi karmaşık aklımı
iki yanı genç yasemin agaçlarıyla sıralı
kırmızı bisiklet yolundan, heryeri kaymak gibi orta yerdeki tümsek hariç,
uçsuz bucaksız görünen sahiline ulaştırdı
hayatımda bi pause gibi ,kendi içindede playı forward ı rewindı stopu da olan
limana gittigimde hic öylesine güçlü ve zavallı hissetmemiştim ozamana kadar
suyun o kadar akışkan oldugunu da farketmemiştim sanırım
eski zamanlarda kendimi bedenimden özgüleştirmek icin kendiliginden kafamda dogan
görüntülerden birinin; bir su gibi icinde bulundgum odaya sakin ve ıslak olmayan bi
biçimde eşit olarak yayıldıgım, olmasına rağmen
bi seçimdi buraya gelmem de, ya soguk ve karanlık kişilerin arasına düşücektim kuzeyde
ki hiç emin olamadım içimden geçen şiddetle o düşüncemiydi
ya da buraya gelecektim
buranın bi karmaşası yok hemde hiç
söylicek sözü de yok manalar yüklü taşları da yok
evet görmüş geçirmş ama hiç olmayabilirmiş de bunlar,
böyle avrupanın sol alt köşesinde,ülkenin sağ aşağı şeridinde
dertsiz tasasız duygusal gerilimden uzak, insanı büyüleyemyen başını hiç döndürmeyen
bi şehir burası..büyük hikayeleri yok, karmaşası yok, keyfi yerinde ama
sıradan işte
ilham vermiyor
ta ki kendi sakinliğinin tadını farkedene kadar
bir beşik kertmem olsaydı ona da böyle yaklaşırdım heralde
cok secenegim yoktu gelirken buraya ve aralarında en iyisi buydu
aşık etmiyor sizi kendine, öyle bi çabası da yok ama, gelip geçiceksiniz sonuçta burdan
o yasaminler hep kokucak zamanı gelince, ne farkedilmeyi beklicekler ne takdir edilmeyi
varoluşlarıyla oradalar işte
o andalar ve varlar.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)